Bu kitabı lise yıllarında tarih ve politikaya ciddi bir ilgi duymaya başlayan oğluma aldım, ondan sonra ben de okudum. Kitap deprem döneminde ekranlarda sıkça gördüğümüz Celal Şengör'ün 2003-2007 yılları arasındaki Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi'ndeki yazılarından derlenmiş.
Bu zaman aralığı aynı zamanda Şengör'ün 2004 tarihli bir yazısında "Türkiye'nin yaşamsal sorunu" olarak tanımladığı AKP'nin iktidarının ilk yıllarına denk geliyor ve kitabın genel eleştirisi de iktidar ve onun özellikle eğitim sistemi ile ilgili politikaları üzerine.
Kitabı okuyunca yazarın AKP dönemi öncesinde de Demokrat Parti ile ciddi bir derdi olduğunu görüyoruz. Kitapta yer alan yazıların genelindeki başta eğitim olmak üzere bilimsellikten uzaklaşma, buna bağlı olarak eğitim sisteminde yaşanan sorunlar ve bu sorunların toplumda yarattığı zafiyetler, bu zafiyetlerin toplumlarda yaratacağı uzun vadede yıkıcı etkiler üzerine serzenişler ve endişeler öne çıkıyor. Kitap bitince fark ediyoruz ki, Celal Şengör'ün cehaletle ciddi bir derdi var.
Bugün geldiğimiz durum ile o günlerdeki (2003-2007 arası) durumu kıyasladığımızda, son yıllarda tüm dünyada baş döndürücü bir hızla gelişen ve hayatımızı her gün sürekli değiştiren teknolojinin, hayatımıza "kişilerden bağımsız" olarak getirdiği kolaylıkları ve rahatlıkları bir kenara koyarak bakmaya çalışırsak, bugün bir çok konuda ne yazık ki daha da kötü noktada olduğumuzu düşünüyorum. Maalesef Celal Şöngör öngörülerinde pek yanılmamış.
Cehalet düşmanlığı dışında kitapta çok belirgin olan diğer konular bana göre Şengör'ün tarihçi ve edebiyatçı Fuad Köprülü'ye, dünyanın önde gelen bilim insanlarından olan ve İslam bilim ve teknolojisi ile ilgili tarihi araştırmalar yapan Fuat Sezgin'e ve askeriyeye olan sevgi ve hayranlığı. Şişli Terakki Lisesi'nden ilkokul 5. sınıfta öğretmeni ile tartışması üzerine atılan Şengör'ün uzaktan bakınca çok da başarılı sayılmayan ortaöğretim hayatına rağmen, üniversite hayatı ve sonrasında geldiği noktada, sadece uzmanlığı olan jeoloji değil, sanat, bilim tarihi, dünya tarihi ve felsefeyle ilgili bilgisi insanı kendine hayran bırakıyor. Evinde çok geniş bir kütüphaneye sahip olan Şengör'ün deprem sonrası bir konuşmasında evi ile ilgili bir soruya, önceliklerinden birinin kitaplarını korumak olduğunu söylemesi de bu hayranlığın nedenlerinden biri diyebilirim.
Kitap sevgisi çocukluktan gelen Şengör, meslek seçerken de küçükken çok etkilendiği Jules Verne kitaplarından etkilendiğini söylemiş. Kitabın başında yer alan tanıtım kısmında Şengör'ün hayatındaki başarılarını ben okurken yoruldum. Zengin bir aileden geldiği için bir çok insana göre hayata daha avantajlı başladığı doğru olabilir, kendini maddi ve manevi yönden çok destekleyen bir ortamda büyütüldüğü de aşikar, ama kendisine yakın imkanlarda yetişen herkesin de aynı başarılara imza attığını söyleyemeyiz. Celal Şengör deyince ilk aklıma gelen isim İlber Ortaylı. Allah ikisine de uzun ömür versin. Çünkü ikisi de ülkenin kültürel birikiminde çok ciddi birer değer. Evde yine oğlumun kitaplığında Şengör'ün diğer bir kitabı olan Dahi Diktatör duruyor, bir ara ödünç alacağım onu da mutlaka.
Comments