top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıserpil_ozyurt

Klasik kitaplarda yayınevi ve çevirmen seçimi

Güncelleme tarihi: 4 Şub

Çeviri bence dünyadaki en zor işlerden biri. Bunu fark etmek için illa kötü bir çeviri okumak gerekmiyor, tersten düşünürsek Sabahattin Ali'nin herhangi bir kitabını farklı bir dile çevirme işini hayal etmenizi istiyorum. Yazarın dili kullanmaktaki becerisi, seçtiği sözcüklerin ahengi düşünülünce çevirmenin çeviri yapacağı dili çok çok iyi bilse bile, aynı tadı verecek, aynı ahengi yakalayacak şekilde çevirmesinin ne kadar zor olduğunu az da olsa hayal edebiliyoruz.

Hele kafiye, dize gibi şiiri şiir yapan konuları düşününce, şiir çevirisinin zorluğunu hayal bile edemiyorum.

Okumak istediğimiz yabancı kitapları anadilde okuma şansımız çok uzak bir ihtimal olduğuna göre, bir şekilde mecburen çevirinin iyisine muhtacız. Güncel kitaplarda genelde tek bir yayınevi söz konusu olsa da, özellikle klasikler konusunda seçim yapmak çok fazla yayınevi ve çevirmen söz konusu olduğundan daha zor. Ben klasikler için belli başlı yayınevlerini, tam metin çevirileri, belli başlı çevirmenleri tercih etmeye çalışıyorum.

Yayınevi olarak genelde de Can, YKY, İletişim Yayınları ve İş Bankası Kültür Yayınları da klasikler için öncelikli tercihlerim arasında oluyor.


Her ne kadar aynı kitap için fiyatı diğer tercih ettiğim yayınevlerine göre biraz yüksek kalsa da, İletişim Yayınları'nın özellikle kitabın başına konan tarihçe kısmı, iyi hazırlanmış ve kitabı biraz daha iyi anlama konusunda kesinlikle yardımcı olduğuna inandığım ön ve son sözlerini bence okumaya ciddi anlamda değer katıyor.

Tarihçe kısmı özellikle kitabın tarihteki yerini görmek, çağdaşları kimlermiş öğrenmek, hangi şartlarda yazıldığını, yani yazar kitapla uğraşırken dünyada aynı vakitlerde neler olduğunu bilmek bence çok ama çok faydalı. Yazarın yaşadığı dönemi kitabın başında gözden geçirmek, sanki kafamda kitabı, yazarı değerlendirirken daha doğru şekilde yorumlamamı sağlıyor.

Kitabın ön ve son sözleri de bazen biraz ağır gelse de, kitabın gözden kaçabilecek detaylarını konunun uzmanların ağzından dinlemek açısından kesinlikle okumaya değer katıyor, kitaba ve yazara farklı bir bakış açısı katabiliyor.

Seçilen kapak resimlerine ise ayrı bir hayranlığım var, elimdeki tüm klasiklerinde kapaklarına ünlü bir ressamın güzel bir tablosu konmuş

Son olarak olayın kitaplıktaki görsel yönü var, seçilen renkler tam bana göre. Kitapları yan yana dizince çok güzel görünüyorlar.

Biraz pahalı olabilir evet, ama İletişim Yayınları için artısı da epey çok diyebilirim özetle.

Yayınevi dışında en çok önemsediğim kriterlerden bir diğeri çevirmen. Yabancı dile göre çevirmen gibi bir liste oluşturmaya çalışıyorum bir süredir. En çok zorlandığım dil Rusça. Rusça klasikler için genelde Ergin Altay, Nilay Yalaza Taluy tercih etmeye çalışıyorum.

Klasiklerde almadan önce sanırım en çok Savaş ve Barış'ta zorlandım. Aradığım iki çevirmeni de bulamayınca Nazım Hikmet'e meyledip Can Yayınları çevirisini aldım.

Sefiller de çok zorlandığım bir kitap oldu. Sefiller'i üstteki sebeplerle Cenap Karakaya çevirisi olan İletişim Yayınları baskısını olarak tercih ettim.

Roza Hakmen de iyi çevirmenlerden ki bence Proust'un Kayıp Zamanın İzinde çevirisi bile sanırım tek başına yeterli bu ünü için. O kadar uzun cümleleri çevirmek eminim hiç kolay olmamıştır. Yine klasiklerden Don Quijote,'u da YKY yayınevinden Roza Hakmen çevirisinden okudum.

Tahsin Yücel de yine çeviri konusunda çok fazla eseri dilimize kazandırmış bir çevirmen.


Daha güncel kitaplar için Almanca Gülperi Sert, Kamuran Şipal (Hermann Hesse çevirileri de çok başarılı ve akıcı), Çince için Erdem Kurtuldu aldığım tavsiyeler ve kendi okuma deneyimleri ile aklıma sabitlediğim isimler arasında.


Bir de çevirmen deyince bende Levent Cinemre konusu var. Okuduğum İş Bankası Kültür Yayınları Jack London kitaplarının çevirileri bence çeviri konusunda bir üst seviyeye geçmiş. İletişim Yayınlarındaki tarihçe bölümüne benzer bir şekilde Levent Cinemre çevirdiği kitaplardaki önemli mekanları, kişileri, olayları kitabın arkasında kısaca özetlemiş. Nasıl güzel bir düşünce. Aslında çeviri kapsamına girmemekle beraber, bence insanlık için süper bir hizmet olmuş. Normalde anlam ve önemini hiç bilmeden geçip okuyup geçeceğiniz, bir yer adı, kişi adı, belki kitap adı, Levent Cinemre'nin notları ile artık okumanın içinde daha anlamlı bir yere geliyor. Bu nedenle bende özel bir yeri var çevirmenin.


Son olarak tekrar çeviri işinin zorluğuna dönersek, düşündükçe insanın okuduğu kitapla ilgili endişesini ve neler kaçırdığına dair hayıflanmasını arttıran bu konunun aslında tam bir çözümü de yok maalesef.

En azından İspanyolca, Almanca, İngilizce dillerini edebiyat okuyacak seviyede bilmeyi çok isterdim. Almanca ve İngilizce çok fena değil, İspanyolca hiç yok.

Almanca ve İngilizce için bile, lisede okuduğum bazı Almanca kitapları saymazsak, kendi dilinden edebiyat okumuşluğum yok. Bu nedenle kısa ömrümüze olabildiğince iyi kitapları sığdırmak istiyorsak, önce iyi çeviriden başlamalıyız. Farklı önerisi olan varsa, yorumlara yazarsa çok sevinirim.











2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page