1516’da Thomas More tarafından ilk olarak kullanılan ütopya "olmayan yer" anlamındadır.
Distopya ise ütopyanın anti tezi olarak ilk olarak John Stuart Mill tarafından 1868'da kullanılmış.
Bu bağlamda "olmayan yer" anlamındaki ütopyanın anti tezi olan distopyanın "olması mümkün yer" olabileceğini düşünebiliriz, ki bu bile neden distopya okunması gerektiği için başlı başına yeterli bir neden olabilir.
Genelde geleceğe dönük kötümser bir bakış açısı ile yazılmış distopik eserlerde ağırlıklı olarak otoriter veya totaliter devlet yönetimlerden duyulan endişeler, çevresel felaketler veya teknolojinin çığrından çıkması ile şekillenmiş hikayeler var.
Benim okuduğum kitaplar daha çok baskıcı yönetimler, faşizm, bireyselliğin, özel hayatın yok edilmesi , mutlak itaat talebi, geçmişin, tarihin yok edilme çabası, farklılıkların, sorgulamanın cezalandırılması gibi aslında temelde insanın özgürlüğünün elinde alınması endişesini taşıyor.
Bunun da yazarların geleceğe ve toplumun gidişine göre şekillenmiş endişelerini yansıttığını, aynı zamanda yazarların edebiyat yolu ile halkı uyarması, aslında uzak gibi görünen birçok felaket senaryosunun başımıza gelme olasılığının çok da düşük olmadığı anlatmaya çalıştığı, "kendinize gelin" çağrısı olarak görüyorum.
Biz (1920), Cesur Yeni Dünya (1932), 1984 (1949) distopya edebiyatının temel eserleri sayılsa da aslında bir çok distopik eser var.
Ben distopya eserleri için temelde Notos Derginin 36. sayısında yayınlanmış olan tarihsel sıralı listesini takip ediyorum. Derginin bu sayısında bir de ütopya listesi var, ama insanlıktan ümidi ütopya okumak isteyecek kadar yüksek olmayan ben distopyaları tercih ediyorum. Ütopya listesinde en çok bilinen Thomas More'un Ütopia'sı dışında yine bildiğimiz ama türünü belki de tahmin edemeyeceğimiz, Gulliver'in Gezileri, Mülksüzler (bence bu kitap da gayet distopya), Zaman Makinesi (bir çok yerde distopya olarak geçiyor ki bence de öyle), Robinson Crusoe var. Distopya edebiyatını temel eserlerinden sayılan Biz, Cesur Yeni Dünya, 1984 üçlüsü arasında bence en ilginci olan Cesur Yeni Dünya, özellikle günümüzde toplumun evirdiği şartlarda distopyadan ütopya kategorisine bile geçebilir. İnsanların en başında şartlandırılıp, kabullendikleri kalıplarda büyüdüğü, bu sayede hayatın memnun olmama ihtimali olmayan, olur da bir aksaklık çıkar ve birinin kafası karışırsa Soma ilacı ile mutluluğun garantilendiği, tüketimin sürekli desteklendiği, cinselliğin sınırsız ve yasaksız olduğu bir toplumu sokaktaki gençlere mevcut hayatlarına bir alternatif olarak sunsanız kaybedilecekleri düşünmeden kabul edenlerin sayısı azımsanamayacak kadar çok olacaktır eminim.
Günümüzde gerek sosyal medya gerekse hızını her gün arttıran teknolojik gelişmeler, bu iki etken nedeni ile her gün değişen ruh halimiz bence bu endişenin rengini oldukça değiştiriyor. Yapay zekanın dünyanın sonunu getirebileceğini düşünen Stephan Hawking bence çok haklıydı. Hepimizi uyuşturan, karakterlerimizi değiştiren, her konuyu çok kolay manipüle edebilen sosyal medyanın gidebileceği nokta için bir kaç bölüm Black Mirror seyretmek yeterli olabilir. Şu an insanların eş, çocuk, iş, bulunulan konum gibi bilgileri sosyal medyaya avuç avuç saçtığını gördükçe iş hayatında veri gizliliği, bilgi güvenliği konularında çalışırken harcadığımız çabayı düşünüyorum. Özenle saklamaya, korumaya çalıştığımız her şeyi insanlar artık kendi özgür iradeleri ile milyonlara bedavaya sunuyor, özel hayatlar canlı yayınla tüm dünya ile paylaşılıyor. Bazen Hitler dönemi soykırımın canlı tanığı Ellie Wiesel'in Gece kitabında ve Damızlık Kızın Öyküsü'nde çok çarpıcı şekilde anlatılan yavaş yavaş değişen düzen, halkın ufak olarak gördüğü değişikliklere aldırmazlığı, "Ne kadar kötü olabilir ki?" rahatlığını bugün de yaşadığımızı, yavaşça kaynatılan kurbağa misali sürüklendiğimiz cehennemi görmediğimiz düşünüyorum. Daha ne kadar ileri gidebilir, daha ne kadar kötü olabilir diye düşünürken kendimizi nasıl bir dünyada bulacağımızı düşünmek istemiyorum. Bir de okuduğum her distopya kitabını elimizdeki en değerli şeyin özgürlüğümüz olduğu duygusunu bir kere daha ve en derinden duyumsayarak kapatıyorum. Biraz daha farkında olmak için, korkuyu hissedip, daha dikkatli olmak için bence mutlaka okuyun distopya kitapları. Konuyla ilgili günümüze ışık tutan harika bir yazıyı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz : http://www.sabitfikir.com/dosyalar/hayatimiz-distopya-karsi-utopyanin-taksisiyim
Comments